Büyük Türkiye Hedefine İşçinin Alın terine Göz Dikerek Değil, Çalışanın Haklarını Geliştirerek Ulaşılır

Büyük Türkiye Hedefine İşçinin Alın terine Göz Dikerek Değil, Çalışanın Haklarını Geliştirerek Ulaşılır

Eski Türkiye’de hükümetler güvenoyu aldıktan sonra ekonomik paketlerini açıklar ona göre ekonomik çalışmalarda bulunurlardı. Günümüz Türkiye’ sinde ise artık aylık ekonomik paketler açıklanıyor. Yıllık yapılan kalkınma planları ise artık günlük yapılmaya başlandı. Açıklanan ekonomi paketleri de ne yazık ki, fakiri düşkünü, asgari ücretle çalışanı nasıl kalkındırırım şeklinde değil de, kolay vergi kapısı olan işçiden daha fazla nasıl para alırım şeklinde.

Bilindiği üzere son zamanlarda Hükümet çalışanlara ödenecek kıdem tazminatının bir kısmının fona aktarılması üzerinde çalışıyor. Kıdem tazminatı cumhuriyet tarihinin ilk iş kanunu olan ve 1936 yılında kabul edilen 3008 sayılı İş Yasası ile “tazminat” adı altında yaşama geçirildi ve o günden bugüne birçok kez değişikliğe tabi tutularak ve çoğu kez kapsamı genişletilerek bugünlere ulaştı. Kıdem tazminatında kısıtlamalar ise kıdem tazminatına tavan uygulaması ile ilk olarak 12 Eylül 1980 askeri darbesi koşullarında yapılan düzenlemelerle uygulamaya başlandı. O günden bugüne de kıdem tazminatına yönelik saldırılar farklı şekillerde, son dönemde de fon maskesi arkasında devam etmektedir.

Ülkemizde geçmiş tarihlerde hayata geçirilmiş olan fonlarla işçi sınıfının imtihanı ortadadır. Farklı adlar altında hayata geçirilen fonların akıbeti ne yazık ki anlatıldığı gibi olmamış, birilerinin arka bahçesi haline getirilen fonlar nice mağduriyetler yaratmıştır. Açıkça ifade etmek gerekirse oluşturulmaya çalışılan kıdem tazminatı fonunun akıbeti de pek farklı olmayacaktır.

Kıdem tazminatını katlanılmaz bir yük gibi gören sermaye sahiplerine ve siyasi parti temsilcilerine hatırlatmak isteriz ki, kıdem tazminatı işçi sınıfının yıllardır birikmiş emeğinin, sabırla çalışmasının, yıpranmasının, sadakatinin karşılığıdır. İşçiler için iş güvencesi niteliğindedir. Kıdem tazminatı oğlumuzun damatlığı, kızımızın gelinliği, geleceğimiz ve bizim kefen paramızdır.  Son kalemizdir. Korumak için yapılması gereken ne varsa yapmaya hazırız.

İşçi kardeşlerimiz Covid-19’un yarattığı devasa iş ve gelir kaybı ile uğraşırken birden bire gündeme getirilen kıdem tazminatı ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) tartışmaları geldi. Covid-19’un çalışanların ve yoksulların gelirinde büyük bir erozyona ve 6 milyon civarında iş kaybına yol açtığı açıklanan işsizlik rakamlarıyla ortaya konmuştur. Mart 2020’de ülkedeki toplam istihdam ve iş kaybı 13 milyonu aştı. Ancak gündem birden bire istihdam ve gelir tartışmasından tamamlayıcı emekliliğe ve kıdem tazminatına kaydı. Her şeyden önce Türkiye’nin acil gündemi yeni bir emeklilik sistemi tartışması değil, iş ve gelir kaybını önleyecek ve vatandaşlarımıza nakit desteği saplayacak güçlü sosyal politikalardır.

Bu zor günlerde kıdem tazminatının hedefe konması ve bütün ekonomik kaybın işçiye fatura edilmesi manidardır. İşçinin 84 yıllık kıdem tazminatı kazanımı, son günlerde budanmak, tırpanlamak, hatta yok edilmek isteniyor. Bunu Türk-İş ve Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak kesinlikle kabul etmeyiz.

İşçinin kıdem tazminatı; bir taraftan emeğiyle ülkesini büyütürken, diğer taraftan hakça ve adil bir hayat için verdiği tarihi mücadeleyle haklarını elde eden emekçilerin kıymetli bir kazanımıdır. Son yıllarda belirli aralıklarla şahit olduğumuz kıdem tazminatını tartışmaya açma girişimlerine karşı, bugüne kadar işçi hareketi sarsılmaz bir irade ile kenetlenmesini bilmiş ve kayadan toz parçası bile koparılmasına müsaade etmemiştir.

Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin asli gücü emeğin üretim gücüdür. Türkiye’nin gelişim hedeflerinin güvencesi, çalışanların döktüğü alın teridir. Çalışanların haklarını kısıtlamaya dönük düşüncelerle, Büyük Türkiye hedefine ulaşma noktasında vizyon üretilemez. Gelişim ve kalkınma, çalışanına adil ve güvenilir koşullar sağlayarak mümkün olur.

Biz çalışanlar; ülkemize olan sevgimizi, bağlılığımızı, ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancımızı,  emeğimizle, alın terimizle ortaya koyan insanlarız. Aynı şekilde adalete ve hakça düzene olan bağlılığımızı tarihsel mücadelelerle ortaya koymuş emekçileriz. Bugüne kadar olduğu gibi, bugün ve bugünden sonra da, kıdem tazminatı veya çalışanların adil yaşam koşullarını geriye götürmeye dönük her türlü adımın karşısında durur, bu tür girişimlere asla izin vermeyiz.    

Hükümetin ve sermaye sahiplerinin, kıdem tazminatının yüksek olduğu ve istihdama engel teşkil ettiği düşüncesi hatalı bir yaklaşımdır. “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” gibi yanıltıcı uygulamalar yıllardır tahrip edilen iş güvencesi, emeklilik ve tazminat haklarını iyileştirmek yerine mevcut yarayı daha da derinleştirecektir.

Buna nedenlerle bilinmesini isteriz ki, kıdem tazminatı işçi sınıfının kalesi ve kırmızıçizgisidir. Bu çizginin aşılması durumunda tüm işçi sendikalarının ortak bir yaklaşımla tepki göstereceğinden şüphemiz olmadığı gibi üyesi olduğumuz Türk-İş Konfederasyonu’nun 21, 22 ve 23’üncü Genel Kurullarında kıdem tazminatıyla ilgili olarak oy birliğiyle alınan kararın, büyük bir kararlılıkla hayata geçirileceğine de inancımız tamdır.

Kıdem tazminatı işçinin kalesi ve kırmızıçizgisidir!

Kıdem tazminatı işçinin beka meselesidir!

Kıdem tazminatına dokunmak genel grev sebebidir!

 

 

                                                                                                                                                 Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası

                                                                                                                                                                Yönetim Kurulu