Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangını davasında mahkeme, otel sahibi ve yöneticileriyle birlikte 11 kişiye müebbet ve hapis cezaları verirken, iş güvenliği uzmanı Kübra Demir’e 21 yıl 4 ay 15 gün ceza verdi.
Turizm Bakanlığı’nın otel tahsisine ve onayına rağmen hiçbir bakanlık yetkilisine ceza çıkmadı. Aynı şekilde iş teftişini yapmayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da sorumluluktan muaf tutuldu.
Oysa İGU, ücretli ve taşeron olarak OSGB’lerde, yani “çifte patron” otoritesi altında çalışan bir emekçidir. Bu olay, iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışanların nasıl sistematik bir baskı altında çalıştığını yeniden göstermiştir.
BELGEDE SAHTECİLİĞE DÖNÜŞEN SİSTEM: OSGB
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla birlikte, işçi sağlığı bir hak olmaktan çıkarılıp piyasalaştırılmış; “risk değerlendirme” adı altında bireyselleştirilmiş ve kâğıt üzerinde bırakılmıştır.
OSGB sistemiyle birlikte İSİG hizmeti, paket hizmet haline getirilmiş; işyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve diğer sağlık personelleri güvencesiz, sendikasız, kiralık işçi statüsünde çalıştırılır hale gelmiştir.
Bu sistem, emekçilerin alın terinden ve belgelerdeki sahte imzalardan beslenmektedir.
İşçi sağlığı değil, belge sağlığı üretilmektedir.
MESLEKİ BAĞIMSIZLIK, İŞVEREN OTORİTESİ ALTINDA
Yüz bini aşkın iş güvenliği uzmanı bugün aktif olarak görev yapıyor. Ancak büyük çoğunluğu, işverenin talimatıyla hareket etmek zorunda kalıyor.
İşverenin eksikliklerini raporlayan İGU, cezayla veya işten çıkarılmayla karşılaşıyor.
Yaralanma ya da ölüm olduğunda ise işveren değil, uzman yargılanıyor.
Oysa 6331 sayılı Kanun açık:
“İşverenin dışarıdan hizmet alması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.”
Ama bugün, “hayati tehlikeyi fark ettin, neden önlem almayan işte çalışmaya devam ettin?” denilerek, tüm yük iş güvenliği uzmanlarının sırtına yükleniyor.
Bu bir “sorumluluk devri” değil, açıkça bir günah keçisi yaratma pratiğidir.
ÇIKIŞ YOLU: ÖRGÜTLENME VE SENDİKALAŞMA
İş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, hemşireler ve tüm İSİG çalışanları;
Kendi ekonomik ve sosyal haklarını savunmak,
Çalışanların sağlık ve güvenliğini gerçekten koruyabilmek,
Daha adil bir çalışma düzeni kurabilmek için
örgütlenmelidir.
Her örgütlenme biçimi değerlidir.
Ancak artık sendikal örgütlenme acil ve zorunludur.
11 Ağustos 2023 tarihli tebliğle OSGB’lerin “17 No’lu Sağlık ve Sosyal Hizmetler” iş koluna alınması, bu alanın da sendikal mücadeleye açık hale geldiğini göstermektedir. Tüm iş güvenliği uzmanlarını sendikamız Türkiye Sağlık İş’te örgütlenmeye çağırıyoruz!