VAN ŞUBEMİZİN 1. OLAĞAN GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİ

VAN ŞUBEMİZİN 1. OLAĞAN GENEL KURULU GERÇEKLEŞTİ

Van Şubemizin 1. Olağan Genel Kurulu birlik ve beraberlik içinde coşkuyla gerçekleşti. Demokrasi şöleni yaşanan seçimde Van Şube Başkanımız Taner Tuci güven tazeledi.

Van’da bir otelde gerçekleşen seçime Genel Başkanımız Hakan Toy, Genel Başkan Yardımcılarımız Adem Sarıçoban, Osman Çavuş, Süleyman Turgut, Diyarbakır Şube Başkanımız Zülküf Cantürk, TÜRK-İŞ’e bağlı Sendikaların Şube Başkanları, temsilcileri ve Van Şubemizin delegeleri katıldılar.

Şube Olağan Genel Kurulu’nun yapılabilmesi için gerekli olan yeterli çoğunluğun sağlandığı seçimin Divan Başkanlığını Genel Başkan Yardımcımız Osman Çavuş yaptı.

Programda konuşan Genel Başkanımız Hakan Toy, Şube Olağan Genel Kurulunun Sendikamıza, Van’da bulunan üyelerimize hayırlı olması temennisinde bulundu.

Genel Başkanımız Hakan Toy konuşmasına şöyle devam etti:

“Van Şubemizin kuruluş aşamasında, örgütlenme aşamasında emeği geçen genel merkez yöneticilerimize, TÜRK-İş’imizin sendikalarının şube başkanlarına ve burada mücadele eden arkadaşlarıma katkılarından dolayı teşekkür ederim. Burada zorlu bir mücadele yapıldı. Şuan Diyarbakır Şubemizin Olağan Genel Kurulda verdiğimiz sözün tutulmasının gururunu yaşıyoruz. Biz sizlere güvendik. Siz bizlere güvendiniz. Sizlerde gereğini yaptınız. Çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Van’ımıza hayırlı olsun. Van Yüzüncü Yıl Hastanesinde örgütlenmeye başladığımızda ben bir açıklama yapmıştım. Van’da çoğunluğu alıyoruz diye. Benim bu paylaşımıma malum sendikanın taraftarları yalan rüzgarı diye bana karşı veryansın yapmışlardı. Şimdi bakın bakalım kim yalan söylemiş. Van Şubemiz ve üyelerimiz burada. Yalan, dolan sizde var. İşte Van Şube burada. Her türlü baskıya, iftiraya karşı, korkutmalara rağmen dik duruş sergiledik ve hep beraber kazandık. Asıl başarı burada ki sağlık emekçilerinin.

Zulme sessiz kalırsak zulüm devam eder. Biz zulme sessiz kalmadık. Haklarımızı almamız için hep birlikte direndik.

Önümüzde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yetki dönemi var. Orada da zulüm var, orada da baskı var. Orada da korku psikolojisi var. Ama bu zulmün bitmesi için, bu haksızlığın bitmesi için direnmek lazım. Yürekli olmak lazım. Onlarda sizden bu yürekliliği gördüler. Şu an Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda yüzde 40’ları geçtik. İnşallah en kısa zamanda orayı da TÜRK-İŞ’imize kazandıracağız. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak Sağlık ve Sosyal Hizmetler iş kolunda kurulan ilk sendikayız. Buralara kolay gelinmedi. 12 saat çalışma süresi sendikamızın yapmış olduğu oturma eylemleriyle 8 saate düşürüldü. Sendikamız, 1999 yılında taşeronda ilk sözleşme imzaladı. Bunun üzerine taşeron çalışanlara da sözleşme yapılabilirmiş, taşeronda çalışanlarda sendikaya üye olabilirmiş olgusu ortaya çıktı. Daha sonra TÜRK-İŞ’ imizin önderliğinde taşerona karşı mücadele başlattık. 2015 yılına kadar TÜRK-İŞ’in dışında sahada kimse yoktu. Hak-İŞ sadece birkaç belediyede yetkiliydi. Bir tane bile taşeron üyeleri yoktu. 2015’ten sonra çıkan yasanın ardından mantar gibi kurumlarda çoğaldılar ve işverenle iş birliğiyle örgütlenmeye başladılar. Adeta kanarya sevenler derneği gibi çalışıyorlar. Üye oluyorsunuz fakat sonrasında hiçbir şekilde bir faaliyet yok.

Biz kuruluşumuzdan itibaren TÜRK-İŞ’in çatısı altında, emek ve alın teri mücadelesi veriyoruz. Bizim için sendika eşittir hak kazanmadır. Sendika eşittir birlik ve beraberliktir. Onun için biz bunun düsturuyla mücadele ediyoruz.

Taşeronda işçiler iki tutanak iki dudak arasında çalıştı. İşveren yarın gelme dese, yarın yerinize şirketten bir kişi gönderiliyordu zaten. TÜRK-İŞ olarak kadro mücadelesi başlattık. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak yüzlerce iş yerinde, binlerce muvazaa davası açtık. 2015 Yılında YOL-İŞ Sendikasının açtığı dava sonrasında taşeron işçilerin kadroya alınması yeni bir uyanış başlattı. Aslında bizim istediğimiz kadro oydu. Yol-İş’in kazandığı kadroda şu deniliyordu, “Taşeron çalışan kadroya girdiğinde, yanında çalışan kadrolu işçiyle aynı haklara sahip olur.” diyordu. Maalesef ben bu KHK’nın mimarıyım diyen Mahmut Aslan, ne yaptı? Kendi bakanıymış. Julide Hanım için öyle söylüyordu. Julide Hanımla oturdular, gece bir yasa çıkardılar. Elimizde ki haklarda gitti. Normal kadroya geçseydik, tayin hakkı herkesin olduğu gibi sizin de tayin hakkınız olacaktı. Kadroya geçişte bazıları işinden oldu. Taşerondan geçenlerin iki buçuk yıl Toplu İş sözleşmesinden yararlanmamaları için beklettiler. Orada da bir operasyon vardı. Sağlık Bakanlığında ve Aile ve sosyal Hizmetler Bakanlığında bizim sendikamız yetkiliydi ve sözleşmemiz devam ediyordu. Çoğunluğu alamadıkları için iki buçuk yıl süre koyarak sırf yetki almak için baskı yapıp yetki almak için bir milyona yakın işçiyi iki buçuk yıl beklettiler. Bu mu sendika ahlakı. Bu milletin bu kadar işçinin yıllardır kadro bekleyen bu kadar işçinin iki buçuk yıl daha bekletilmesi sırf Sağlık Bakanlığında ve Aile Bakanlığında yetki alabilmek için bu insanların, çoluğunun çocuğunun rızkına kan doğrayan insanları sizlerde affetmeyeceksiniz, Allah’ta affetmeyecek.

Biz sendikacılığı kendimize küfrettirmek için ya da, beddua ettirmek için yapmıyoruz. Biz hak mücadelesi ruhuyla çalışıyoruz. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde de bunu sizlere gösterdi.

Geldiğimizde yapılan sözleşmeyi gördük. Denkleştirilme konulmuş, hiç kimse mesai almıyor. Şimdi bizim yaptığımız sözleşmeyle şimdi bütün çalışanlar mesai alıyorlar. Onun için TÜRK-İŞ ile kimse masaya oturmaz dediler. Onun için işveren biz o sendikayı istemiyoruz dediler. Biz işverenin sendikası değiliz. İşveren istediği kadar o sendikadan memnun olabilir. Biz işçinin sendikasıyız, bizim için işçinin memnuniyeti önemli. İşçi bizden memnun ise ne mutlu bize.

TÜRK-İŞ’in önderliğinde biz şunu yaptık. KÇP’nin altında kalan kamu kurumları KÇP’ye uyarlanmasını sağladık. Baktık ki TÜHİS’e üye olmayan kamu kurumlarında KÇP uygulanmıyor. Yapılan girişimlerimiz neticesinde sağolsun TÜRK-İŞ’imizin önderliğinde Bakanın imzasıyla KÇP uyum protokolleri yaptık. Oda yetmedi KÇP’ye uyum protokolüne ek madde yerleştirdik. Üniversite Hastaneleri dahil diye yazdırdık. Böylelikle hayırda bir çığır açtık.

Bu yazılar varken malum sendika burada, işverenin sendikası olarak, ne yaptı? Bu ek protokolle hakların artırılması gerekirken ikramiyeleri 10+10 da bıraktı. Her yıl yaklaşık bir maaşa yakın kayıp yaşadınız. Aile yardımında düzenleme yapıldı. Biz geldiğimizde ne yaptık 30+30 imza attık. Daha KÇP çıkmamıştı. Denkleştirmeyi kaldırdık.

Biz işçiyle yetki alıyoruz. İşçiyle toplu iş sözleşmesi taslağı hazırlıyoruz. İşçiyle müzakere yapıyoruz. İşçiyle sözleşme imzalıyoruz. Bizim duruşumuz bu. Burada kim kazanıyor. İşçi kazanıyor. Sözleşmeleri kapalı kapılar ardında yapmıyoruz. İşverenle oturup, işçinin aleyhine pazarlık yapmıyoruz. Onun için biz doğru yoldayız. Geldiğimiz nokta itibariyle yetmez diyoruz.

Biz çok güzel bir Kamu Çerçeve Anlaşması yaptık ama yarın zamlar gelecek. Yine bizim maaşlarımız eriyecek. Onun için sözleşmelerin iyi olması gerekiyor. Daha iyisini yapmamız gerekiyor. 2021 – 2022 yıllarında çok iyi sözleşmeler yaptık. 2023 – 2024 yıllarını kapsayan Kamu Çerçevenin en kralını yaptık.

Son Kamu Çerçeve Protokolüne TÜRK-İş yetkili Konfederasyon olarak, Hak-İş’in kamuda üyeleri olduğu için Hak-İş’i de davet edildi. Biz ne kadarda HAK-İŞ ile bir araya gelmek istemesek te onlarında kamuda üyeleri olduğu için TÜRK-İŞ Başkanımızın yine işçiyi düşündüğünden dolayı onlarında taleplerini aldı. TÜRK-İŞ Başkanımız Sayın Ergün Atalay ne dedi? “Ben memurunda, işçinin de, emeklinin de başkanıyım. HAK-İŞ’in üyelerinin de başkanıyım” dedi. Onlardan da talep aldık. Fakat müzakereyi adım Hakan Toy olduğunu bildiğim kadar, çünkü heyette de görevliyim. Müzakereyi TÜRK-İŞ Başkanı yürütmüştür. TÜRK-İŞ’in yönetimi yürütmüştür. TÜRK-İŞ’in koordinasyon kurulu yönetmiştir. Sizde televizyonlardan gördünüz. Birçok şeyi onlarda TÜRK-İŞ Başkanımızın Konuşmalarından ilk defa orada duydular. TÜRK-İŞ Başkanımız Sayın Ergün Atalay’ın akşam görüşmesinde sözleşme belli bir aşamaya geldi. Sabah görüşmesi sonucu da imzalanma aşamasına getirdi. Bu görüşmeler sonucunda, 15 bin TL taban ücret ve yüzde 45 zammı alarak orada bir mücadelenin taçlandırılması sağlandı. Emeği geçen TÜRK-İŞ Başkanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Pandemi döneminde memurlara, pandemi ödemesi yaptılar. Fakat biz işçilere bu ödemeyi yapmadılar. Fakat şu an memurları geçtik. Türkiye’de şunu duymuş muydunuz? Cumhurbaşkanı çıkıp memurlara, işçiler kadar zam vereceğiz dediğini duymuş muydunuz?

Biz onlarda iyi alsınlar diye uğraşıyoruz. Bugün eğer temmuzdan sonra Cumhurbaşkanının verdiği söze göre söylüyorum 22 bin TL’ye onları da çekeceğiz demesinin altındaki neden TÜRK-İŞ’in Kamu Çerçeve Protokolündeki mücadelesidir. Biz onlarda alsın diyoruz. İşçi memur çatışması istemiyoruz. Kol kola emek hırsızlarına karşı mücadele etmek istiyoruz.

Sendikalar bahşiş veya üyesine rüşvet vermek için değil, masada mücadele edecek ve masada işçinin haklarını alacak. Masada alamıyorsa sahaya inecek. Gereğini yapacak. Sendikacılık bu. Öbür türlü ben hükümetin sendikasıyım. Ben bunun sendikasıyım. Hükümet hangi hükümet olursa olsun biz 1961 yılında kurulduk. Onlarca hükümet geldi mi? Biz bir hükümetin yandaşı olsaydık giden hükümetlerle giderdik. Onlar her gelenin yandaşı oluyorlar. Biz şunu söylüyoruz hükümet hangi hükümet olursa olsun memleketimiz için, milletimiz için işçiler için ülkenin geleceği için hayırlı işler yapıyorsa herkesten önce alkışlıyor destek oluyoruz. Bütün konuşmalarımızda hep şunu söyledik bütün alanlarda yerli üretimin desteklenmesi gerektiğini vurguladık. Bizim rahmetli Genel Başkanımız Mustafa Başoğlu, “Zengin toprakların fakir milleti olmaktan ancak üretimle kurtuluruz.” derdi. Biz kuruluşumuzdan beri bunu diyoruz. Yoksa şu parti gelmiş, bu parti gelmiş biz bunun derdinde değiliz. Gelen partiler ne yapmış biz onun derdindeyiz. Eğer kıdem tazminatına dokunuyorsa TÜRK-İŞ ne yaptı kıdem tazminatına dokunulduğu gün. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulunda TÜRK-İŞ Başkanımız aynen şunu söyledi. Kıdem tazminatı gidecekse biz TÜRK-İŞ’i kapatıyoruz. Diğer konfederasyon ne dedi? Bunu bir konuşalım dedi. TÜRK-İŞ olarak biz konuşmaya bile gerek duymadık. Hepimiz istifa edeceğiz dedik. İlk cuma namazı açıklamasında Cumhurbaşkanımız kıdem tazminatı çalışmasını kaldırdı. Yasa TBMM genel kurulundan geri çekildi. İşte sendika farkı bu. Sendika böyle olmalı.

Hükümet S-400 alıyormuş, yer altından petrol çıkıyormuş, tabii ki biz destekleyelim ama işçinin ekmeğine hangi hükümet dokunursa karşısında durmasını da bilmeliyiz.

Üniversitelerin çoğunda yetkiyi aldık. Aile Bakanlığında da yetkiyi alacağız. Biz hep şunu söylüyoruz. Geldiğimiz zaman yıkmaya gelmiyoruz. Yapmaya geliyoruz. Kurutmaya değil yeşertmeye geliyoruz. Biz yeşerteceğiz ki işçiler nefes alsın. İşçiler mutlu olacak yüzü gülecek. Ailesinin yüzü gülecek. Sabah işçi evinden çıkınca akşama ne pişecek düşünmeyecek. Çalışma hayatında işçi işine gittiğinde şunun sendikası bunun sendikası diye işçi mobbing görmeyecek. Özgürce bir çalışma hayatı istiyoruz. Eşit bir çalışma hayatı istiyoruz. Bunları istemeyen bir hükümet varsa biz de onları istemeyiz. Bunu istemeyen işveren varsa onu da istemeyiz. Memleket için hayırlı bir hükümet varsa onlar işini yapsın. Biz sivil toplum kuruluşuyuz. Biz emekçilerin temsilcileriyiz. Bizim önceliğimiz işçinin alın teri emeğidir. Biz hep şunu söylüyoruz. Bu bayrak dalgalandıkça, bu bayrağa hürmet eden herkese hizmet edeceğiz. Bu bayrak dalgalansın. Bizim için vatan kutsaldır. İşçiler olarak da emeğimizi de kimseye yedirmeyiz. Biz emeğimizden de, vatanımızdan da vazgeçmeyiz. Diğer türlü yetkimden de aidatımdan da vaz geçmem diyenleri de tarihin çöp sepetine gömeceğiz.”

Genel Başkanımız Hakan Toy, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde vefat edenleri anarak, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak sendikamızın yapmış olduğu çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Genel Başkan Yardımcılarımız Adem Sarıçoban, Osman Çavuş ve Süleyman Turgut birer konuşma yaparak, çalışma hayatında yaşanan gelişmeleri değerlendirdiler. Alanlarıyla ilgili bilgi verdiler.

Yapılan oylama sonucunda yeniden Van Şube Başkanlığına seçilerek güven tazeleyen Taner Tuci, ise yaptığı teşekkür konuşmasında, kendisine güvenen ve destek veren bütün delegelere teşekkür ederek, güvenlerini boşa çıkarmayacağını söyledi. Birlik ve beraberlik içinde, güçlü sendika, güçlü işçi vurgusu yapan Tuci, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikasının bir neferi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da işçinin ve emekçinin yanında olacağını, hak mücadelesinde elinden geldiğinin en iyisini yapmak için çalışacağını söyledi.

Fotoğraflar