Sakarya Üniversitesi Öğrencileri Sendikamızı Ziyaret Etti

Sakarya Üniversitesi Öğrencileri Sendikamızı Ziyaret Etti

Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü 3.Sınıf Öğrencileri Sendikamızı ziyaret ederek, Genel Başkanımız Hakan Toy’dan çalışma hayatıyla ilgili bilgi aldılar.

Sendikamızı ziyaret eden Sakarya Üniversitesi  Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü 3.Sınıf Öğrencileri Cansel İlli, Yulduzhan Jumayeva, Nisanur Mamati, Burçin Doğan ve Amanmyrat Hojakuliyev, Genel Başkanımız Hakan Toy’dan sendikamızın faaliyet alanları, faaliyetleri,  işleyiş biçimi, sendikamızın iş sağlığı ve güvenliği için yaptığı faaliyetler ve uygulamalar hakkında bilgi aldılar.

Gurup adına Genel Başkanımıza Hakan Toy’a soruları soran ve açıklama yapan Cansel İlli, Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü 3.Sınıf Öğrencileri olduklarını belirterek, çalışma hayatını yakından takip ettiklerini belirterek, başarılı gördükleri sendikalardan bilgi almak istediğini belirtti. 

Cansel İlli, arkadaşları adına Genel Başkanımız Hakan Toy’a şu soruları sordu: 

Sağlık işçileri sendikasının çalışma alanları temsil ettiği kurum ve kuruluşları itibariyle hangi sektöre hitap ediyor kısaca sendikadan bahsedebilir misiniz?

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonuna üye Sendikalardan biridir.
Sendikamız,  1961 yılında Mustafa Başoğlu ve dava arkadaşlarının girişimiyle kurulmuştur. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanununa göre 17 sıra numaralı “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” iş kolunda faaliyet göstermektedir.

Sendikamızın Çalışma Alanları:

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı

Sendikamıza üye olabilecek çalışanların bulunduğu başlıca işyerleri, Sağlık Bakanlığı Hastaneleri ve  bağlı işyerleri. Özellikle Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde işçi statüsünde bulunan bütün çalışanlar (Güvenlik görevlileri hariç) üyemiz olabilirler. Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaşı Daire Başkanlığına bağlı işyerleri, Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı ve bağlı işyerleri, Veremle Savaş Dernekleri, Üniversite Hastaneleri, Belediyelerin Sağlık birimleri, Özel Hastaneler, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Huzurevleri, Rehabilitasyon Merkezleri, Yetiştirme yurtları ve yurtlara bağlı birimler, doktor muayenehaneleri, klinikler, tedavi kurumları, diş klinikleri, röntgen muayenehaneleri, içmece ve kaplıcalar ile hayvan bakımevleridir.

Bugün itibariyle Sendikamız, iş kolumuzda bulunan işçilerin görev yaptığı ülkemizin en ücra köşesine kadar teşkilatlanmış ve faaliyetlerini yürütmektedir. Bölgesel olarak sendikamızın; Adana, Ankara, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir, Kadıköy, Kocaeli, Konya, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon’da olmak üzere 13 Şubesi, 18 İl temsilciliği ve Yeni Adım adlı süreli yayın organı bulunmaktadır.

Sendikaya üye olmamız için gerekli koşullar nelerdir?
Sağlık ve Sosyal Hizmetler İş Kolunda, 4857 Sayılı İş Kanununa tabi olarak on beş yaşını dolduran ve bu kanun hükümlerine göre işçi sayılan bütün çalışanlar sendikamıza üye olabilirler.

Sendika olarak işçilerin çalışma koşulları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sürekli gelişen ve dönüşen dünya şartlarında, işçilerinde bu gelişim ve dönüşüm koşulları doğrultusunda çağın gereklerine göre özlük, sosyal ve ekonomik haklarının geliştirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Teknoloji olarak 4.0 konuşulduğu çağımızda insan faktörünün her şeyden önce tutulması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle İş kolumuzda, hastalar sağlığı kadar, hatta hastaya daha iyi hizmet verebilmeleri için çalışanların sağlığı da bizim için önemli. Bunun için Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak sürekli saha taraması yapıyor, işçilerimizle biraraya geliyoruz. Onların sıkıntılarını yerinde çözmek ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için mücadele veriyoruz. 

Bir sendika başkanı olarak başka bir sendikanın başkanının öldürülmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bırakın bir sendika başkanını, biz bir insanın öldürülmesine, psikolojik veya fiziksel şiddet görmesine dahi karşıyız. Her şeyden önemlisi bizler insanız. Sosyal bir toplum içerisinde yaşıyoruz. Cağın bizlere sunduğu şartlar bakımından bakarsak iletişim kurmamız açısından hiçbir engel yok. Yeter ki biz sorunlarımızı konuşarak çözüme kavuşturmak isteyelim. Diyalog yoluyla çözüme kavuşturulamayacak hiçbir problemin olmadığı kanaatindeyim.

Sorunuza istinaden özellikle vurgulamak isterim ki, sendika da görev almak bir gönüllülük işidir. Bir sendika Başkanı o koltukta oturuyorsa emin olun ki kendi ailesinden, çocuklarından feragat ederek, işçilerinin emeği, alın teri için orada mücadele veriyor. Bu kadar öz veride bulunan bir insanın şiddete veya ölüme varan saldırıya uğraması hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumdur. Ne yazık ki ülkemizde bu durumu defalarca yaşadık. Yaşananları Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak doğru bulmadık ve ilk ağızdan her seferinde kınadık. 

İşçilerin sendika seçimine yönelik ne tür baskılar var?
Öncelikle sendika üyesi olmak bir Anayasal haktır. Hiçbir çalışan sendikaya üye olmaya veya sendika üyeliğinden çıkması için zorlanamaz. Fakat ülkemizde ne yazık ki zaman zaman sendikalar olarak işçilerimizin, kurum yöneticileri ve merdiven altı kurulmuş, işçinin menfaati yanında olmayıp, işverenin güdümü altında olan sendikaların baskılarına maruz kaldığına şahit oluyoruz. Biz bu durumlarda her türlü hukuki yolu kullanarak işçimize uygulanan baskıyı kırıyoruz. Onların Anayasal haklarının da savunuculuğunu yapıyoruz.

Muhalif sendikalara ne tür baskılar olabilir?
Muhaliften kastınız ne tam olarak anlamış değilim açıkçası. Ama Sendikacılık kelimesi başlı başına muhalefet anlamını taşır bana göre. Buradaki muhaliflik te istediğini alamayınca ortalığı yakıp yıkmak, esnafın camını, çerçevesini indirmek anlamına gelememeli. Çünkü Sendika işçiyle işveren arasında ki köprüdür. Bu köprü İşçinin taleplerini işverene ulaştırır ve işçinin taleplerini kazanıma ulaştırmak için mücadele verir. 

Sendika olarak devletle anlaşamadığınız durumlarda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak, 1961 yılında kurulduk. O zamandan bu zamana kadar, yaklaşık 60 yıldır çok sayıda Toplu İş Sözleşmesinin altına imza attık. Anlaşamadığımız çok konu oldu. Anlaşamadığımız konularda kanunların bizlere tanıdığı haklar doğrultusunda adım attık. Taleplerimizi yasalar çerçevesinde almak için mücadele ettik.

Toplu iş sözleşmelerinde sizi en çok ne zorluyor?
İşçilerimizin maddi talepleri zorluyor. İşveren, çalışanların taleplerini her defasında fazla buluyor. Bizde işçilerimizin taleplerini kabul ettirebilmek için elimizden geleni yapıyor emek harcıyoruz. 58 yıllık deneyimlerimiz sonucunda, taleplerimizin çoğunu kabul ettiriyoruz. Bizleri bayağı yoruyor ama her seferinde kesin bir sonuca ulaşmış oluyoruz.

Türkiye’de sendika özgürlüğü var mı? Sendikal haklarınızın kullanılmasının engellendiğini düşünüyor musunuz?
Birçok Avrupa ülkesinden daha özgür olduğumuz, istatistiklerle açıklanıyor. Bizde bu konuda özgür olduğumuzu ve haklarımızın konuşulması konusunda iyi bir ortama sahip olduğumuz kanaatindeyiz. Haklarımızın kullanılması bazen bürokratlara takılsa da bunları aşıyoruz.

Asgari ücretten memnun musunuz?
Dört kişilik ailenin açlık sınırı 2.029 TL, yoksulluk sınırı 6.609 TL olduğu ülkemizde, asgari ücretten memnun olmamızın imkanı yok. Ayrıca 4/D karosunda çalışan arkadaşlarımız enflasyon farkından yararlanamıyorlar almış oldukları yüzde 4 lük zam enflasyon karşısında eriyip gitti. Bu duruma yetkililer bir an önce el atmalı bizlerin sesini duymalılar.

Sendika olarak kendinizi herhangi bir siyasi partiye daha yakın hissediyor musunuz?
Bize göre sendikanın, partisi ve siyasi görüşü olmaz. Sendika işçinin ve emeğin, alın terinden yana olmalı. İşçinin sendikası olmalı yoksa hükümetlerle gelir. Hükümetlerle gider. Biz bu düsturla 60 yıldır yetkili sendika olarak işçimizin teveccühünü kazandık. İşçilerimizle kol kola yürüyoruz.

Sağlıkta şiddet konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce bununla ilgili nasıl bir düzenleme yapılması gerekiyor, bununla ilgili çalışmalarınız var mı?
Yeri geldiğinde kendi hayatından vaz geçen, sevdiklerini geride bırakan, çocuklarını öksüz-yetim, eşlerini dul, anne babalarını gözü yaşlı bırakmayı göze alan sağlık çalışanları kimsenin şamar oğlanı değildir. Sağlık çalışanlarına yönelik her geçen gün artan şiddeti, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak, lanetliyor ve en şiddetli şekilde kınıyoruz. Yaşanan şiddet karşısında Cumhuriyet Savcılarını göreve davet ediyoruz.

Tek suçu görevini yapmak ve hastalara yardımcı olmak olan bir çalışana yapılanlara karşı kalıcı ve caydırıcı önlemler alınması gerektiğini düşünüyoruz. 

Sağlık çalışanları, her geçen gün yeni saldırıyla, geri dönüşü olmayan yaralanmalarla karşılaşıyor. Sağlık çalışanları olarak artık tahammülümüz kalmadı. Yaşanan şiddete dur demenin zamanı geldi de geçiyor. Merhameti ve insanlığını yitirenler, sağlık çalışanlarına musallat olmaktan vaz geçmeli. Bütün yönetim kademeleri gerekli önlemleri almalı. 

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak, sağlık çalışanlarına yönelik her türlü şiddete ve mobbinge karşıyız. Hükümetimizden, her fırsatta haykırdığımız sağlık bir bütündür ilkemizi de artık göz ardı etmemesini istiyoruz. 

ILO Türkiye’ yeyi her sene sendikal hakların ihlali nedeniyle kara listeye alıyor, bu durumu ülkemiz açısından değerlendirebilir misiniz?
Bu durum tabi ki ülkemiz ve milletimiz açısından üzücü bir durum. Fakat şu da bilinen bir gerçek ki Türkiye Sivil Toplum Kuruluşları açısından çoğu Avrupa ülkelerinden daha iyi durumda. Sendikal konularda da iyi durumda olduğumuzu düşünüyorum. İLO ‘nun bazı durumlarda yanlı olduğu kanaati uyanıyor bizlerde. Tabi bizim de yapmamız gerekenler var. Geldiğimiz noktada üzerine yeni şeyler koyarak ilerlememiz gerektiği kanaatindeyim.

Mobbing çalışma hayatının en önemli sorunlarından biri, mobbinge uğrayan işçiler için sendika olarak çalışmalarınız var mı?
Kesinlikle mobbing çağımızın en büyük hastalıklarından biri. Bunun İçin Türk-İş olarak bir farkındalık haftası düzenledik. Kesinlikle mobbinge karşıyız. Bir işverenin veya yöneticinin çalışana yönelik psikolojik baskısını kabul edemeyiz. Türk-İş ve Sağlık İş olarak mobbinge karşı büyük bir savaş veriyoruz.

En son Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘OHAL’i grev tehdidi olan yere müdahale için kullanıyoruz’ demişti bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Grev Anayasa’nın işçiye verdiği bir haktır. Bu hakkında yasaların ve toplumun kabul edeceği sınırlar doğrultusunda kullanma hakkımız var. Şuan ki OHAL ülkemizin içinde bulunduğu durum kapsamında uygulanmaktadır. Biz Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak genel de ülkemizin ve milletimizin yanındayız. Ülkemizi ve milletimizi üzecek bir durumun içerisinde olmayız. Özelde ise İşçimizin emeğinden ve alın terinden yanayız. İşçimizin hakkı söz konusuysa bunu da yakıp yıkmadan, cam çerçeve indirmeden sokakları ateşe vermeden medeni bir toplumun gerektirdiği koşullar doğrultusunda gerçekleştiririz. 

Ülkemizde ve dünyada mazlumların yanında durmaya çalıştıklarını ifade eden Genel Başkanımız Hakan Toy, Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak sendikacılığa yeni bir anlam kattıklarını belirtti. Mazlum ve mağdura kol kanat gerdiklerini vurgulayan Genel Başkanımız Toy, çalışan, üreten ve emek verenlerinde sosyal, ekonomik ve özlük haklarının savunuculuğunu yaptıklarını söyledi. 

Sorularının ardından Genel Başkanımız Hakan Toy, öğrencilerle bir süre sohbet ettikten sonra onlara sendikamız adına hediyeler vererek fotoğraf çekindi.

Fotoğraflar